Ocak 1975’te “Popular Electronics” dergisi, kapağında dünyanın ilk kişisel bilgisayarı olarak tanıtılan Altair 8800’e yer verdi.
Dergiyi gören Bill Gates ve Paul Allen, bu bilgisayar için bir BASIC (Beginner’s All-purpose Symbolic Instruction Code) yorumlayıcısı geliştirmeye karar verdi.
Altair BASIC, aslında o dönemde milyon dolarlık şirketlerin erişebildiği bilgisayar programlama dillerini sıradan kullanıcıların da kullanabilmesini sağladı. Bu yazılım, bilgisayarların yalnızca mühendisler için olmadığını gösteren ilk büyük adımdı.
Paul Allen, Altair 8800’ün teknik özelliklerini öğrendikten sonra, Bill Gates ile birlikte sadece 5 haftalık bir çalışmayla Altair BASIC’in ilk sürümünü tamamladı.
Bu versiyonun boyutu 8 kilobayttı — günümüzde bir metin dosyasının bile çok altında!
Kodlar, Harvard Üniversitesi’nin bilgisayar laboratuvarında yazıldı ve test cihazı olarak gerçek bir Altair 8800 dahi kullanılmadı.
Allen, yazılımı test etmeden doğrudan New Mexico’daki MITS (Micro Instrumentation and Telemetry Systems) firmasına götürdü. Deneme çalıştırması başarılı oldu ve böylece Microsoft’un temeli atılmış oldu.
Altair BASIC’in kabul edilmesinden kısa bir süre sonra Bill Gates ve Paul Allen, “Micro-Soft” adını verdikleri yazılım şirketini kurdu.
1975 yılındaki bu gelişme, kişisel bilgisayar devriminde yazılımın gücünü ortaya koyan en büyük dönüm noktalarından biri hâline geldi.
O dönemde donanım ön plandayken, Altair BASIC ilk kez yazılımın da başlı başına bir değer olduğunu kanıtladı.
Altair BASIC’in başarıya ulaşmasından kısa bir süre sonra kopyaları internette ve bilgisayar kulüplerinde hızla yayılmaya başladı.
Bu durum karşısında Bill Gates, 1976 yılında “An Open Letter to Hobbyists” (Hobicilere Açık Mektup) başlıklı sert bir yazı kaleme aldı.
Bu mektubunda yazılım korsanlığını eleştiriyor ve yazılım geliştiricilerin emeğinin korunması gerektiğini savunuyordu.
Bu yazı, yazılım endüstrisinde fikri mülkiyet hakları tartışmalarının da başlangıç noktası olarak kabul edilir.
Altair BASIC, sadece teknik bir başarı değil, aynı zamanda bir vizyonun ürünüdür.
Bu yazılım sayesinde:
Kişisel bilgisayarlar programlanabilir hâle geldi
Geliştirici toplulukları oluşmaya başladı
Yazılımın ticari bir değer taşıdığı fark edildi
Microsoft’un yükselişi başladı
Bugün kullandığımız işletim sistemlerinin, uygulamaların ve bulut tabanlı hizmetlerin temelinde bu sade, ilkel ama güçlü yazılımın izi vardır.
Paul Allen, anılarında Altair BASIC’i şu sözlerle anlatır:
“Kodu test etmeden trene binip New Mexico’ya gittim. O bilgisayarın karşısında otururken elim titriyordu. ‘RUN’ yazdım ve kod çalıştı. Hayatımın en büyük anıydı.”